28 Şubat 2013 Perşembe



 

 ''... Şimdiki zamanı kat ederken gözlerimiz bağlıdır. Çok çok yaşamakta olduğumuz şeyleri sezebilir ve tahmin edebiliriz. Ancak daha sonraları, gözlerimizin bağı çözüldüğünde ve geçmişi incelediğimizde ne yaşamış olduğumuzu fark eder, yaşadıklarımızın anlamına varırız...''

sayfa 13


 ''... İnsan niye gerçeği söylemek zorunda? Bizi böyle yapmaya zorlayan ne? Sonra içtenliği niçin bir erdem olarak görmemiz gerekiyor? Farz et ki, bir balık olduğunu, bizim hepimizin de balık olduğunu ileri süren bir deliyle karşılaştın. Onunla tartışır mısın? Ona yüzgeçlerin olmadığını göstermek için önünde soyunur musun? Yüzüne karşı ne düşündüğünü söyler misin?... Ona yalnızca gerçeği, onun hakkında gerçekten düşündüklerini söylersen, bu bir deliyle ciddi bir tartışmaya girmeye razı olman ve senin de deli olduğun anlamına gelir. Çevremizdeki insanlar konusunda da aynı şey söz konusu. Gerçeği onların yüzüne karşı söylemekte ısrar edersen, onları ciddiye alıyorsun demektir. Bu kadar önemsiz bir şeyi ciddiye almak ise insanın tüm ciddiyetini kaybetmesi demek. Ben, delileri ciddiye almamak ve kendim de delirmemek için yalan söylemek zorundayım...''

sayfa 233 


Milan Kundera-Gülünesi Aşklar
can yayınları

27 Şubat 2013 Çarşamba





''... Ah o yazarlar! Ah o lanet olası, liberal yazar parçaları! Tanrı hepsinin belasını versin! Bir elime geçirsem hepsinin gırtlağını sıkar, un gibi öğütür, bir çuvala doldurup hepsini cehennemin dibine atardım! Külahlarına tükürdüklerim!...''

sayfa 124


Gogol - Müfettiş
iş bankası kültür yayınları
 

''... ne istediğimi kendim de bilmiyordum. Hayattan korkuyordum, ondan kaçıyordum ve herşeye rağmen ondan yine de birşeyler ümit ediyordum...''

sayfa 28


''... bugün-yarın hastalık ve ölüm, sevdiğim insanları ve beni yakalayacak (zaten yakalamıştı bile) ve geriye pis koku ve kurtçuklardan başka birşey kalmayacak. Başarılarım, nasıl olurlarsa olsunlar, er geç unutulacak ve ben hayatta olmayacağım. O halde bütün bu çaba niye?...''

sayfa 29


 ''... çok öğrenmek isteyen kişinin çok acı çekmesi gerek...''

sayfa 42


''... insan hayatının başladığı zamanlardan bu yana, insanlar, hayatın anlamına sahipti. Ve onlar, bana gelinceye kadar bu hayatı yaşadılar. Benim içimde, benim çevremde ne varsa, maddi olan olmayan, herşey onların hayat hakkındaki bilgilerinin meyvesidir. Zekamın bu hayatı yargılamama ve lanetlememe yarayan araçları, bütün bunlar, benim tarafımdan değil, onlar tarafından meydana getirilmiştir. Ben kendim, doğdum, eğitilmdim, büyüdüm- onlar sayesinde. Onlar demiri çıkardı, onlar ormanı açmayı öğretti, onlar inekleri ve atları ehlileştirdi, onlar ekin ekmeyi öğretti, onlar birlikte yaşamayı öğretti, onlar hayatımızı sağlam biçime soktu, onlar bana düşünmeyi ve konuşmayı öğretti. Ve onların eseri olan ben, onlar tarafından yedirilip içirildim, onlardan ders gördüm. Onların düşünce ve sözleriyle düşünerek onlara diyorum ki, hepsi boştur. Burada bir yanlışlık var, diyordum kendi kendime. Bu yanılgı neydi, işte onu bulamıyorum.''

sayfa 52-53


 ''... ''Sen yalan içinde yaşıyorsun, ben hakikatte.'' iddiası, bir insanın ötekine söyleyebileceği en acımasız sözdür...''

sayfa 86


Tolstoy-İtiraflarım
kaknüs yayınları

26 Şubat 2013 Salı



 





''...şimdi ya da yirmi yıl sonra olsun, ölecek olan hep bendim...''

sayfa 103


Albert Camus-Yabancı
can yayınları




''... büyümesine büyüdük; zorladık kimi zaman kendimizi
büyümeye, biraz da onların,
büyümüşlükten başka şeyi olmayanların hatırı için...''

sayfa 17


Rainer Maria Rilke-Duino Ağıtları
iş bankası kültür yayınları