12 Ağustos 2013 Pazartesi




 




''...Mektup da yazmayacağım artık. Başkasına değiştiğimi söyleyip de ne olacak ki? Değişiyorsam, eski halimde kalmıyorum demektir; eski ben olmaktan çıkınca da belli ki tanıyanlar kalmamıştır beni. Yabancılara, beni tanımayanlara hiç yazabilir miyim?...''

''...Ne çok insan yüzü varmış da hiç farkına varmamışım. Bir sürü insan var, fakat yüzler daha da fazla; çünkü her insanın yüzü birkaç tane...''

sayfa 11


''...Ah, gençken yazılan mısraların değeri zaten nedir ki? Beklenmeli ve bütün bir ömür, mümkünse uzun bir ömür boyunca anlam ve lezzet toplanmalıydı ve sonra, en sonunda belki iyi on mısra yazılabilirdi. Çünkü mısralar sanıldığı gibi duyguların değil (...), yaşamış olmanın verimidir. Bir mısra yazabilmek için insan, birçok şehir görmeli, insanları, nesneleri görmeli, hayvanları tanımalı, kuşların nasıl uçtuğunu hissetmeli, küçük çiçeklerin sabahları açarken nasıl titreştiğini bilmeli. İnsan, bilinmeyen yerlerdeki yolları, beklenmedik rastlantıları ve uzun zamandır yaklaşmakta olduğunu sezdiği ayrılıkları düşünebilmeli, hala anlaşılmamış çocukluk günlerini; sevindirici birşey söylediklerinde (...) anlamayıp kırdığımız anne babaları; o kadar çok, derin ve garip değişimlerle garip, tuhaf başlayan çocukluk hastalıklarını; sessiz ve kapanık odalarda geçen günleri; deniz kıyısındaki sabahları; denizi, denizleri; yukarılarda çağıldayan, yıldızlarla uçuşan yolculuk gecelerini düşünebilmeli. Bütün bunları düşünebilmek de yetmez. Anılar da olmalı; birbirine benzemeyen birçok sevda gecesinden, doğuran kadınların çığlıklarından, içlerine kapanık, hafif, solgun, uyuyan loğusalardan gelme anılarınız da olmalı. Hem sonra ölenlerin yanında bulunmalı; açık penceresinden içeri kesik kesik gürültüler dolan odalarda, ölülerin başucunda oturmuş olmalı. Bu da yetmez, anılar da yetmez. Çoksa anılar, onları unutabilmeli, sonra da dönüp gelmelerini beklemekten yana büyük sabır göstermeli. Çünkü anılarla da bitmez. Onlar ancak içimizde kan, bizde bakış ve davranış oldukları, isimsizleştikleri, artık bizden ayırt edilemedikleri zaman, işte ancak o zaman, çok seyrek bir saatte, bir mısranın ilk kelimesi, anıların arasından, anılardan çıkıverir...''

sayfa 22


''...Ah, kitap okuyanlar arasında olmak ne güzeldir...''

sayfa 35


''...İnsan dilemeyi elden bırakmamalıdır. Bence gerçekleşme yoktur, ama uzun süren, bütün bir ömür boyu devam eden dilekler vardır; öyle ki insan onların gerçekleşmesini bekleyemez zaten...''

sayfa 72


''...Bütün kitapları okumayı görev saymıyorsak bir kitabı açmaya hakkımız olmamalı...''

sayfa 157


Rainer Maria Rilke - Malte Laurids Brigge'nin Notları
can yayınları

Hiç yorum yok: