
''...Bizler pranga mahkumları gibi çivisi çıkmış sıralarda oturup kürek çekiyoruz! Karşılığında ne alıyoruz peki? Hiç! Sadece kafamıza inen sopalar, sefillikler, palavralar, daha nice kazıklar. Çalışıyoruz ya! deyip dururlar. Aslında kepazeliğin dik alası da bu ya, şu çalışmak dedikleri şey. Biz aşağıdayız, sintinede, anamız ağlıyor, leş gibiyiz, taşaklarımızdan ter damlıyor, işte bu kadar! Yukarıdaki güvertede ise beyefendiler, gölgede, pembe yanaklı, parfüm kokularını havaya salmış güzel kadınları kucaklarına oturtmuş, keyif çatıyorlar. Derken bizi güverteye çağırıyorlar. Sonra silindir şapkalarını kafalarına geçirip başlıyorlar size sıkı bir zılgıt çekmeye: 'Leş sürüsü, savaş çıktı!' diye böğürüyorlar. 2 No'lu Vatandaki pisliklerin gemisine saldıracağız! Haydi! Haydi! Ne lazımsa gemide var! Hep bir ağızdan! Önce hep beraber 'Yaşasın 1 No'lu Vatan!' diye avazınız çıktığı kadar bağırın bakalım, yer gök inlesin! Sesiniz ta uzaklardan duyulsun! En sıkı bağırana hem madalya hem de Yüce İsa'nın vaftiz şekerinden vereceğiz! Ulan ne duruyorsunuz! Ayrıca, denizde gebermek istemeyenler isterlerse gidip karada geberebilirler, orada bu işler buradakinden çok daha çabuk halledilebiliyor...''
sayfa 26
''O iyi, hayran olunası Molly, eğer hala yazdıklarımı okuyabiliyorsa, bilmediğim biryerlerde, şunu bilmesini isterim ki ben onun için hiç değişmedim, onu hala seviyorum ve hep seveceğim, kendime özgü bir biçimde, istediği zaman da buraya gelip ekmeğimi ve kaçamak kaderimi paylaşabilir. Eğer artık güzelliğini yitirmişse de, eh ne yapalım! İdare ederiz! İçimde ondan kalan o kadar çok güzellik sakladım ki, o kadar canlı, o kadar sıcak, ikimize yetecek kadar var hem de en az yirmi yıllığına, yani iş bitinceye kadar...''
sayfa 266
''...İnsanların aslında birbirlerine söyleyecekleri hiçbir şey yoktur, karşılıklı olarak yalnızca acılarını anlatırlar, bu böyledir. Herkesin derdi kendine, dünyanınki de hepimize...''
sayfa 327
''...Bugüne kadar kim başkasının cehennemdeki yerini almak üzere oraya inmiş? Asla. Olsa olsa birinin ötekini zorla oraya indirdiğine tanık olursunuz. O kadar...''
sayfa 344
''...Her şeyin sonu ölçünün kaçması ile başlar!...''
sayfa 468
''...Mutsuz olduklarını söyleyen insanlara öyle hemencecik inanmayın. Hele önce bir sorun bakalım hala uyuyabiliyorlar mı?... Yanıt evetse, her şey yolunda demektir. Bu da yeterlidir...''
sayfa 473
Louis-Ferdinand Céline - Gecenin Sonuna Yolculuk
yapı kredi yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder