10 Aralık 2013 Salı



 ''...Zavallı dostum, batmışsın sen, boğazına kadar batmışşsın batağa, gidiyorsun. Biçare, işinden başka hiçbirşey göremez, duyamaz, konuşamaz olmuş. Ama böylesinin yolu açıktır, yakında büyük işler başarır, en yüksek mevkilere yükselirler... Bizde buna meslek sahibi olmak diyorlar. Bunun için zekaya, iradeye, ruha gerek yok; bütün bunlar lüks. Bu adamın hayatı böyle geçip gidecek ve ruhunun birçok yanı hiçbir zaman açılmayacak... On ikiden beşe kadar dairede iş, sekizden on ikiye kadar da evde, vah zavallı!...''

sayfa 29


''...Ah mutluluk! Mutluluk! Sen ne kadar zayıf, ne kadar cılız birşeysin! Duvak, portakal çiçekleri, aşk... Bunlar güzel ama para nerede? Ey aşkın meşru ve temiz mutluluğu! Demek seni de satın almak gerekir?...''

sayfa 404


''...Her ne kadar aşkın ele avuca sığmaz birşey, insanı durup dururken hasta eden bir illet olduğu söylenirse de onun da herşey gibi kendine göre nedenleri ve kanunları vardır. Bu kanunlar henüz layıkıyla incelenememiştir. Çünkü aşka düşen bir insanın kendi ruhunda filizlenen bu duyguyu, gözlerini kapayan büyüyü bir bilgin gözüyle seyretmeye vakti yoktur. Kalbinin ne zaman ve nasıl hızla çarpmaya başladığını, nasıl birdenbire kendini feda edebilecek kadar güçlü bir bağla bağlandığını, nasıl kendini unutup sevgisiyle bir olduğunu, zekasının nasıl uyuştuğunu ya da alabildiğine inceldiğini, iradesinin, düşüncesinin nasıl esir olduğunu, dizlerinin nasıl titrediğini, ateşinin nasıl yükselip gözlerinin nasıl yaşla dolduğunu göremez...''

sayfa 480-481


Ivan Aleksandroviç Gonçarov - Oblomov
Türkiye iş bankası kültür yayınları

Hiç yorum yok: